Mersin'de Emekli Vali ve Jandarma Albay Kaçak Kazı Yaparken Yakalandı

Mersin'in Gülnar ilçesine bağlı Beydilli Mahallesi Kalecik mevkisinde gerçekleştirilen kaçak kazı operasyonu, güvenlik güçlerinin suçla ilişkilendirilmesi konusundaki endişeleri tekrar gündeme getirdi. Jandarma ekipleri, aldıkları bir ihbar üzerine bölgeye giderek kazı yapan 6 kişiyi yakaladı. Yakalananlar arasında, iki gün önce emeklilik dilekçesi vermiş olan Mersin Valisi Hüseyin Başkaya ve emekli Jandarma Albay Ali Aydın da bulunuyordu. Olayın gerçekleştiği bölge, daha önce de definecilerin dikkatini çeken bir alan. Kazı yapılan noktada, bir kamyonet, hilti ve kürek gibi kazı malzemeleri bulundu. Gözaltına alınanlardan H. B. (Hüseyin Başkaya), soruşturma izni verilmesi için kimlik tespiti yapılmasının ardından serbest bırakıldı. Ancak diğer 5 şüpheli, jandarmadaki işlemlerinin ardından serbest bırakılmakla birlikte, E.Y. ve H.E. adli kontrol şartıyla serbest kaldı. Hüseyin Başkaya'nın daha önce Şırnak Valisi olarak görev yaptığı ve OHAL döneminde bölge vali yardımcılığı yaptığı bilgisi de olayın ciddiyetini arttırıyor. Bu durum, güvenlik güçlerinin bazı mensuplarının yasadışı faaliyetlere katılmalarının toplumsal güveni zedeleyici bir etken olduğunu göstermekte. Güvenlik güçlerine duyulan güvenin sorgulanması, bireylerin kendi güvenliklerini sağlama konusundaki kaygılarını artırmakta. Bu olay, Türkiye'deki güvenlik güçlerinin içinde barındırdığı bazı bireylerin, kendi kişisel menfaatleri doğrultusunda hareket ettiklerinin ve toplum yararına olan görevlerini yerine getirmekte yetersiz kaldıklarının bir başka örneği olarak kayıtlara geçmiştir. Altyapı sorunları ve toplumda yasadışı kazı faaliyetlerinin yaygınlaşması, bu tür olayların nedenini derinlemesine araştırmayı gerektirmektedir. Son yıllarda artan bu tür vakalar, güvenlik kuvvetleri açısından ciddi bir denetim ve sorumluluk kaybı anlamına geliyor. Soruşturmanın detayları belli oldukça, bu olayın ardındaki gerçekler ve güvenlik güçlerine yönelik güvenin nasıl sarsıldığı daha net bir şekilde anlaşılacaktır. Özellikle Türkiye'de güvenlik alanındaki yozlaşma ve yolsuzlukla mücadelede nasıl bir yol alınacağı üzerine daha fazla tartışma meydana geleceği aşikar. Ülkenin sosyal ve politik dinamikleri, bu olayın yaratacağı etkilerle birlikte derinleşecek ve kamuoyunun güvenlik kurumlarına olan bakışı yeniden şekillenecektir.