Keşmir’deki saldırının ardından Hindistan ile yaşanan gerilimin tırmanması üzerine Pakistan, Çin yapımı PL-10 ve PL-15 hava-hava füzeleriyle donatılan JF-17C savaş uçağının ilk resmi görüntülerini yayınladı.

Son günlerde Keşmir'de yaşanan saldırıların ardından Hindistan ve Pakistan arasında artan gerginlik, iki nükleer silahlı ülke arasındaki askeri ve diplomatik ilişkilerin kritik seviyelere ulaşmasına neden oldu. Pakistan, tarihi bir adım atarak, Çin yapımı PL-10 ve PL-15 hava-hava füzeleriyle donatılmış JF-17C Block III savaş uçağının ilk görüntülerini kamuoyuyla paylaştı. Bu durum, Hindistan’ın, Pakistan’a karşı misilleme yapması ve su kaynaklarını kesme tehdidiyle birlikte, yeni bir savaş olasılığının gündeme gelmesine neden oldu. Keşmir, her iki ülke için de stratejik bir önem taşıyor ve buradaki olaylar, bölgedeki hakkaniyet ve barış arayışını daha da zor bir hale getiriyor. Pakistan’ın tutumu, uluslararası gözlemcileri derin bir endişeye sevk etti; özellikle de iki ülkenin geçmişteki tatlı çatışmaları ve yaşanmış olan savaşlar göz önünde bulundurulduğunda. Hindistan’ın, İndus Suları Anlaşması’nı gözden geçirme tehdidi, Pakistan’ı daha da tahrik etti ve ülkeler arasında karşılıklı restleşmelerin artmasına yol açtı. Ayrıca Pakistan, JF-17C'nin yeni nesil PL-15 füzelerini taşıyabilmesiyle, askeri kapasitesinin giderek arttığını göstermiş oldu. Bu esnada Türkiye’den yapılan askeri destek ile Pakistan’ın cephedeki durumu güçlendirilirken, ABD’nin Hindistan’a verdiği destek de dikkat çekici. FBI Direktörü’nin Hindistan’a yönelik tam destek ifadeleri, Hindistan-Pakistan ilişkilerinin gidişatında büyük rol oynayabilir. Aynı zamanda, İsrail’in de Hindistan’a destek vermesi, bölgedeki dinamikleri daha karmaşık hale getiriyor. Sonuç olarak, bu olağanüstü gelişmeler, jeopolitik olarak oldukça önemli bir evreyi işaret ediyor. Pakistan ve Hindistan’ın tarihi düşmanlıkları, bu tür askeri hazırlıklarla daha da derinleşmekte. Bölgedeki istikrar ve barış adına atılacak adımlar kritik bir öneme sahip; zira nükleer silahların varlığı ve uluslararası güç dengeleri, herhangi bir çatışmanın sonuçlarının ne denli yıkıcı olabileceğini açıkça ortaya koymakta. Uluslararası toplumun, bu süreci dikkatle izlemesi ve barışçıl çözümler geliştirmek için harekete geçmesi zorunlu hale geliyor.