Kanada'daki genel seçimde Liberal Parti önde gidiyor, Trump'ın etkisi tartışılıyor

Kanada'nın genel seçim süreci, resmi olmayan sonuçların ortaya çıkmasıyla birlikte önemli bir dönüm noktasına ulaştı. Başbakan Mark Carney liderliğindeki Liberal Parti, oyların %43'ünü alarak seçimleri önde götürüyor. Ana muhalefetteki Muhafazakâr Parti ise %41 oranında oy alarak ikinci sırada yer alıyor. Quebec Bloku Partisi ise %6.9'luk bir oy oranı ile arka planda kalmış durumda. Carney'nin liderliği altında Liberal Parti'nin mevcut oylama oranı, 2015 yılında aldığı %32'nin oldukça üzerinde ve geçen dönemde azınlık hükümeti olarak yönetim sağlama çabalarının bir sonucunu yansıtıyor. Carney, Trudeau'nun istifasından sonra liderlik koltuğuna oturmuş ve seçimin belirleyici unsurlarından birinin ABD Başkanı Donald Trump ile olan ilişkilere bağlı olduğunu belirtmişti. Trump'ın Kanada üzerine yaptığı yorumlar ise, seçmenlerin algısını etkilemiş görünüyor. Seçim sonuçlarının analizi, Carney'nin Trump karşıtlığını, Kanada'nın bağımsızlığını ve egemenliğini koruma çabasıyla birleştirdiğini gösteriyor. Yetkililer, Carney’nin kampanyası boyunca ortaya koyduğu Trump karşıtı duruşun, seçmenin gözünde onu daha güvenilir bir lider haline getirdiği konusunda hemfikir. Seçimlerin ilerleyen süreçlerinde Liberal Parti'nin, parlamentodaki 343 sandalye içerisinden 172'sini kazanarak tek başına iktidar olup olamayacağı büyük merak konusu. Mevcut oy oranlarıyla yalnızca birkaç sandalye daha kazanarak hükümet kurma şansları bulunuyor. Tabii bu bağlamda, muhalefet lideri Poilievre'nin bu seçimdeki performansı ve Parti'nin geleceği de oldukça kritik bir boyutta. Seçimler sonrası yapılan değerlendirmelerde, Liberal Parti’nin elde ettiği bu yenilikçi zafer, aynı zamanda Carney’nin liderliğindeki ekonomik reformlar ve dış politikadaki değişimlerin de bir yansıması olarak kabul ediliyor. Avrupa ülkeleri, Carney'nin zaferini olumlu bir gelişme olarak karşılamışken, Kanada'nın ABD ile olan tarihsel bağlarının zayıflaması bekleniyor. Carney'nin, geleceğe dair yaptığı konuşmalarında ABD'nin ticaret tehditlerine karşı açıkça durduğu göz önünde bulundurulduğunda, Kanada'nın uluslararası siyasette bağımsız bir duruş sergileyeceği belirginleşmektedir.