Kanada'da Liberal Parti, Başkan Trump'ın Gölgesinde Seçimi Kazandı

Kanada'nın siyasi sahnesinde önemli bir dönüm noktasına tanıklık ettik. Başbakan Mark Carney liderliğindeki Liberal Parti, yapılan genel seçimleri kazanarak, 343 sandalyeli Temsilciler Meclisi'nde en fazla koltuğu elde etti. Ancak, resmi sonuçlar kesinlik kazanmadığı için Liberal Parti'nin çoğunluğu sağlayıp sağlamayacağı hâlâ belirsiz. Seçim sonuçları, Liberal Parti için bir dönüm noktası anlamına geliyor; zira daha önce yapılan anketlerde Muhafazakâr Parti'nin 20 puan önde olduğu gözlemlenmişti. Bu değişim, büyük ölçüde ABD Başkanı Donald Trump'ın Kanada'ya yönelik sert söylemleri ve tehditleri ile ilişkilendiriliyor. Carney, seçim kampanyası boyunca ekonomist kimliğini öne çıkararak Trump'ın tehditlerine karşı bir direniş mesajı vermeyi başardı. Seçim günü Trump'ın sosyal medya üzerinden yaptığı 'Kanada, ABD'nin 51. eyaleti olursa vergiler sıfırlanacak' mesajı, birçok Kanadalı arasında tepki doğurdu ve seçim çağı farklı bir önem kazandı. Gelecek dönemde Carney hükümetinin, ABD ile gerginleşen ticari ilişkileri nasıl yöneteceği büyük bir sınav olacak. Carney, ekonomist bir geçmişe sahip olmasına rağmen, siyasi olarak tecrübesiz olduğunu belirtmek gerekir. Geçmişte Kanada ve İngiltere Merkez Bankası'nda görev yapmış biri olarak, ekonomik stratejiler geliştirebilirken, siyasi sabotajlarla baş etme kapasitesi test edilecektir. Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından yaptığı konuşmada, farklı partilerle yapıcı işbirliklerine açık olduğunu ifade etmesi, özellikle bölünmüş bir Parlamento açısından umut verici. Eski Başbakan Justin Trudeau'nun istifası, Liberal Parti'deki iç huzursuzlukları gözler önüne seriyor. Trudeau, artan iç destek kaybı ve siyasi çekişmeler sonucu istifa etmeye karar vermişti. Bu, Liberal Parti'deki liderlik değişikliğinin ve Carney'nin zaferinin, parti içindeki kan değişimlerinin bir parçası olduğunu gösteriyor. Carney'nin nasıl bir liderlik tarzı sergileyeceği ve yeni hükümetin geçmişten ne denli farklı olacağı ise hala belirsiz. Sonuç olarak, Kanada'daki genel seçimler, sadece iç politikada değil, ABD ile ilişkiler açısından da önemli bir dönüşüm yarattı. Liberallerin kazanması, Trump'ın agresif politikasına bir tepki niteliği taşımakta ve Kanada'nın bağımsız siyasi kimliğini koruma çabalarının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Gerekli desteği almayı başaramadıkları takdirde yine de zor bir dönemle karşılaşabileceklerini unutmamalıyız.