İsrail'in Gazze Şeridi'ne Yönelik Saldırıları ve Filistinli Ailelerin Kaybı

Son dönemde, özellikle 7 Ekim 2023'ten itibaren, İsrail'in Gazze Şeridi'nde gerçekleştirdiği saldırıların neden olduğu can kayıpları ve insanlık dramı gözler önüne seriliyor. Saldırılarda, çocukların da aralarında bulunduğu 52,400'den fazla insanın yaşamını yitirdiği bildirilmişken, bu durum gerek uluslararası kuruluşlar gerekse insan hakları savunucuları tarafından büyük bir endişe ile takip ediliyor. Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, kayıpların çoğu sivil, ve özellikle çocuklardan oluşuyor. Filistinli Firas Vişah'ın hikayesi, bu trajedinin somut bir örneği. Bureyc Mülteci Kampı'na düzenlenen bir saldırıda, 5 çocuğundan 3'ünü, annesini ve diğer yakınlarını kaybeden Vişah, yaşadığı acıyı oyuncaklarını ve giysilerini sergileyerek dile getiriyor. Ailesinin hatırasını yaşatmaya çalışırken, çocukların kaybının ardından hissettiği boşluğu doldurmak için umutla enkazın altında 'yadigar' arıyor. 'Küçük kızımın hayalleri vardı, rengarenk bir odası ve oyuncakları olsun istiyordu,' diyen Vişah, bu anıları yaşatmaya çalışsa da kaybının acısını yaşamaya devam ediyor. Uluslararası bağlamda, Gazze'deki durumun aksine dünyanın sessiz kaldığını söyleyen Vişah, yıllardır sürmekte olan insani krizin daha fazla dikkat çekmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Filistin hükümeti, İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ambargonun çocuklar üzerinde ciddi etkileri olduğunu ve 65 binden fazla çocuğun şiddetli yetersiz beslenme ile mücadele ettiğini bildirmiştir. Bu durum, uluslararası insani hukuk açısından ciddi bir ihlal olarak değerlendiriliyor. Son verilere göre, saldırılar sonucunda hayatını kaybedenlerin sayısı giderek artmakta ve bu durum, uluslararası insan hakları kuruluşları tarafından ''soykırım'' olarak nitelendiriliyor. Açıklamalarda, ABD ve Avrupa Birliği'nin İsrail'e sağladığı destek ve sessizliğin, bu durumu derinleştirdiği vurgulanıyor. Gazze'de acı çeken çocuklar için insanlık adına bir şeyler yapılması gerektiği, yardım organizasyonları ve sivil topluma düşen bir sorumluluk olarak öne çıkıyor. Tüm bu yaşananlar, Gazze'deki insani krizin ciddiyetini ortaya koymakla kalmıyor; aynı zamanda dünya genelinde barışın sağlanması adına daha etkin adımlar atılması gereğinin de altını çiziyor. Yalnızca bir bölgenin değil, tüm insanlığın acı çektiği bu dönemde, insani bir yaklaşım sergilemek, savaşların ve ölümlerin sona ermesini sağlamak için bir zorunluluk haline gelmiştir.