Gazze'de İnsanlık Krizi: B.M. Açıklamaları ve Uluslararası Tepkiler

Birleşmiş Milletler (BM) Sözcüsü Stephane Dujarric, Gazze'deki son gelişmeleri ele alırken, bölgedeki insani durumun kritik boyutlara ulaştığını vurguladı. Dujarric, İsrail'in Gazze'ye yardım girişlerine izin vermemesi sonucu yardım malzemelerinin tükendiğini ve gıda eksikliğiyle mücadele eden Gazze halkının çaresizlik içinde olduğunu belirtti. 16 toplum mutfağının faaliyetlerine son vermesinin ardından Gazze'deki pek çok ailenin gıda yetersizliği yaşadığı bilgisi paylaşıldı. Dujarric'in aktardığına göre, çocuklar arasında ciddi gıda eksikliği vakalarının sayısı da kayda değer bir şekilde arttı. Ayrıca, sağlık malzemeleri de kritik seviyelere ulaşmış durumda. Acil tıbbi ekiplerin Gazze'ye girişi engellenirken, hastaneler gerekli malzemelerden yoksun kaldı. Böylece, bu durum hem sağlık hizmetlerini hem de genel yaşam standartlarını tehdit eder hale geldi. UNRWA, (Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kurumu) tarafından yapılan bir açıklamada, Gazze'ye ulaştırılmaya hazır 3 bin insani yardım tırı olduğu, fakat bunların sınır kapılarının kapalı olması nedeniyle bölgeye giremeyeceği bilgisi verildi. Bu durum, Birleşmiş Milletler destekli insani yardım çabalarını ciddi şekilde aksatıyor. İsrail'in 7 Ekim 2023'te başlattığı saldırılar sonucunda bölgedeki yıkım ve kasvet daha da derinleşti. Gazze Şeridi'nde 52 binden fazla insanın hayatını kaybettiğine dair veriler, silahlı çatışmaların ve insani krizin ciddiyetini gözler önüne seriyor. Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, Avrupa Birliği ve diğer tüm uluslararası aktörlere çağrıda bulunarak, İsrail'in Gazze'ye yönelik ambargosunun kaldırılması gerektiğini belirtmektedir. Callamard, Gazze'de yaşananların bir soykırım olduğunu ve bu durumun uluslararası toplumu harekete geçirmesinin gerektiğini vurgulamaktadır. Bu bağlamda, Callamard'ın ifadeleri, dünya genelinde hâlâ devam eden Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve insani yardım kuruluşlarının alarm durumuna geçtiğini göstermektedir. Yaşanan bu insani felaketin, bölgedeki siyasi dinamiklerden bağımsız olmayacağı ortada. İsrail'in Gazze'ye yönelik stratejisi ve uygulamaları, yalnızca askeri bir müdahale olarak değil, aynı zamanda sivil halkı hedef alan bir insanlık dramı olarak değerlendiriliyor. Krizin arka planında yatan daha geniş tarihsel, kültürel ve bireysel faktörler, sorunun karmaşıklığını artırmaktadır. Uluslararası hukukun hiçe sayıldığı bu durum karşısında, dünya kamuoyunun daha güçlü bir tepki göstermesi elzemdir. Çünkü her bir ölüm, insanlık adına bir kayıptır ve bu kayıpların önlenebilmesi için halkların sesinin yükselmesi şarttır.