Gazze'de Açlık ve İnsani Kriz: Birleşmiş Milletler'den Uyarılar Geldi

Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mülteciler için Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada Gazze'deki insani durumun kritik seviyeye ulaştığını belirtti. Özellikle çocukların açlık nedeniyle hayatlarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu uyarısını yapan Lazzarini, Gazze'de aç kalan toplulukları temsil eden bir fotoğraf paylaştı. Açıklamalarında, İsrail hükümetinin Gazze’ye gıda ve diğer temel ihtiyaçların girişini engellemeye devam ettiğini vurguladı. Bu durumu, 'insan eliyle oluşturulmuş aç bırakma' olarak tanımladı. İsrail’in neredeyse iki aydır sürdürdüğü insani yardım blokajı nedeniyle gıda ve su gibi temel ihtiyaçların tedarikinin tamamen durmasına yol açtığı kaydedildi. Gazze'de 2.3 milyon nüfusun büyük bir kısmı açlık ve susuzlukla mücadele ediyor. BM Dünya Gıda Programı (WFP) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yetkilileri de bölgedeki durumu 'korkunç' ve 'ümitsiz' olarak tanımladı. 7 Ekim 2023 tarihi itibarıyla başlayan çatışmalarda verilen can kaybı ise 51 bin 439’a, yaralı sayısı ise 117 bin 416'ya ulaştı. İsrail’in yeniden başlattığı saldırılar neticesinde, özellikle kadınlar ve çocuklar en çok etkilenen gruplar arasında. Gazze Sağlık Bakanlığı son 24 saatte hastanelere 84 filanin naaşının ulaştığını bildirirken, bombardımanlar altında sağlık ekiplerinin çalışamaması, cenazelerin ulaşamamasına sebep oluyor. Bu noktada dikkat çeken bir diğer husus ise, uluslararası insani yardım kuruluşlarının Gazze’ye ulaştırmaya hazır 116 bin tondan fazla gıda yardımı olduğu, ancak sınırların kapalı tutulması nedeniyle bu yardımın ulaştırılamadığıdır. WFP, mevcut durumun bölgede var olan kırılgan beslenme sistemlerini daha da istikrarsızlaştıracağını belirtirken, çocuklar, hamile kadınlar ve yaşlılar için büyük bir tehlike oluşturduğunu vurguladı. Sonuç olarak, Gazze'deki insani kriz derinleşirken, tüm tarafların sivil halkın insani ihtiyaçlarını önceliklendirmesi ve acil yardım geçişine izin vermesi gerektiği çağrısı güçleniyor. Yaşananlar, sadece yerel bir kriz olarak değil, uluslararası bir insani felaket olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, bu kriz aynı zamanda bölgede kalıcı bir barışın sağlanmasının önemini yeniden gündeme getiriyor. Sadece insani yardımların geçişinin imkanı değil, aynı zamanda barış görüşmelerinin de acilen başlaması gerektiği aşikardır.