Donald Trump’ın başkanlığa dönüşünün ardından geçen kaotik ilk 100 günde, dünya savaşları sonrası Washington’ın inşa ettiği kurallara dayalı dünya düzeninin temelleri sarsıldı.

Donald Trump’ın başkanlığa döneminin ilk 100 günü, yalnızca ABD için değil, dünya genelindeki politik dengeler üzerinde de önemli etkiler yarattı. Trump, küresel düzeni sarsan gümrük vergisi savaşı başlatması ve uluslararası ilişkilerde benimsediği radikal yaklaşımı ile dikkat çekti. Başkanlık öncesi döneminde olduğu gibi, Trump hala öncelikli olarak "Önce Amerika" prensibini savunuyor. Bu bağlamda, ABD’nin dış yardım bütçesinde kısıtlamalara gitmesi ve NATO müttefiklerini dışlaması, dünya sahnesinde büyük yankı uyandırdı. Bu süreçte, Amerikan kamuoyu Trump’ın liderliğine karşı büyük bir memnuniyetsizlik geliştirdi. CNN’in anketine göre, Trump’ın görev onayı %22’ye kadar düşerken, Cumhuriyetçi taban içinde bile %86 oranında onay alması, partinin kendi içinde dahi bir bölünme yaşandığını gösteriyor. Ancak, dünya genelindeki müttefiklerin Trump yönetimine olan güveni sarsılmış durumda. Özellikle, Avrupa müttefikleri ABD’nin güvenilirliğine yönelik endişelerini gündeme getirirken, bazı ülkeler kendi savunma stratejilerini değiştirmeye başladı. Ekonomik anlamda Trump’ın getirdiği gümrük tarifeleri, yalnızca anlaşmaların geleceğini değil, aynı zamanda uluslararası ticaret dengelerinin nasıl şekilleneceğini de etkiledi. Birçok ülke, Trump’ın sert ticaret politikaları karşısında kendi stratejilerini yeniden değerlendirme sürecine girdi. Örneğin, Güney Kore nükleer silah geliştirme konusunda tartışmalara girmeye başladı; Avrupa ülkeleri ise ABD’nin silahlarına bağımlılığı azaltmak için kendi savunma sanayilerini güçlendirmeyi planlıyor. Trump’ın bu dönemde attığı adımlar, sağladığı uluslararası destek ve iş birliklerindeki belirsizlikler, aynı zamanda iç politikada demokratik gerileme belirtileri olarak yorumlanıyor. Eleştirmenler, Trump'ın bu dönemdeki yaklaşımının ağır sonuçlar doğurabileceği ve ABD'nin uluslararası rolünde kalıcı bir hasar yaratabileceği önermesinde bulunuyor. Sonuçta, Trump’ın politikaları, sadece iç dinamiklerde değil, uluslararası düzeyde de yankılar uyandırarak kaotik bir ortam oluşturdu. Bu gelişmeler ışığında, Trump’ın ilerleyen günlerdeki stratejileri ve atacağı adımlar, hem iç meselelerde hem de dış politikada belirleyici olacaktır. Kamuoyunun Trump’a olan güveninin artıp artmayacağı, dünya genelinde uluslararası ilişkilerin nasıl şekilleneceği ise merakla bekleniyor.