Dolar değer kaybederken, diğer para birimleri üzerindeki etkisi dünyadaki merkez bankaları için hem bir rahatlama hem de kaygı unsuru.

Son dönemlerde doların değer kaybı, dünya genelindeki para birimlerini etkileyerek farklı yönelimlere neden oldu. Bank of America'nın gerçekleştirdiği Global Fon Yöneticileri anketine göre, katılımcıların %61'i önümüzdeki 12 ay içinde doların değerinin düşeceğini öngörüyor. Bu oran, son 20 yıldaki en kötümser beklentiler arasına giriyor. Doların zayıflaması, özellikle Avrupa'daki euro, Japon yenisi ve İsviçre frangı gibi para birimlerinin değer kazanmasına yol açtı. Böylece, Meksika peso’su da dolara karşı %5,5 oranında değer kazandı. Ancak diğer bazı gelişmekte olan ekonomiler, dolara karşı değer kaybetme eğiliminde. Örneğin, Türk lirası, rekor düşük seviyelere inmiş durumda. Orta ve Doğu Avrupa'daki bazı ülkeler de benzer şekilde etkilenirken, gelişmekte olan ülkelerin yüksek borç yükleri, zayıf doların bazı durumlarda avantaj yaratabileceği anlamına geliyor. Düşük dolar, bu ülkelerin borç yükünü hafifletiyor ve ithalatı ucuzlatarak enflasyonu düşürme yolunda yardımcı olabiliyor. Ancak, buradaki denge ince bir denge. Ekonomik belirsizlikler, çok sayıda merkez bankasının öngörülerini tehlikeye atabilirken, devalüasyon tehlikeleri ortaya çıkabilir. Sonuç olarak, zayıflayan dolar politikaları ile birlikte, bazı ülkelerin genel ekonomik sağlığı üzerine olumsuz etkilere yol açma riski taşımaktadır. Dolayısıyla, hem güven hem de kaygı faktörlerini barındıran bu gelişmeler, dünya genelindeki merkezi bankaların karar alma süreçlerini etkilemektedir.