ABD ve Fransa, Ukrayna'da ateşkes sağlanması çağrısında bulunurken, Rusya Ukrayna'yı ateşkesi ihlal etmekle suçladı.

Son dönemde uluslararası alanda yaşanan en çarpıcı gelişmelerden biri, Ukrayna'daki çatışmalara ilişkin olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde gerçekleşen oturumun ardından yaşandı. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot'un, Rusya'nın çalışma tarzını eleştirmesi ve bu durumu uluslararası hukuku ihlal etmekle suçlaması, çatışmaların uluslararası boyutunu gözler önüne serdi. Barrot, 'Ateşkesin önündeki tek engel Vladimir Putin'dir' diyerek adeta Rus liderini hedef alırken, bunun yanı sıra Rusya'nın Fransa'ya karşı siber saldırılar yürüttüğünü belirterek bu davranışı kınadı. ABD'nin BM Temsilcisi John Kelly ise iki tarafa da açık bir şekilde barış çağrısı yaparak, çatışmaların durdurulması gerektiğine vurgu yaptı. Kelly'nin yaptığı bu açıklamalar, ABD'nin tavrında bir değişiklik olabileceğine dair spekülasyonları artırdı. Ancak Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia'nın meseleyi çarpıtarak, sivil kayıpların Ukrayna'nın savunma taktiğinden kaynaklandığını ifade etmesi gerilimi tırmandırdı. Nebenzia, Rus ordusunun yalnızca askeri hedefleri hedef aldığını savundu ve Batılı ülkelerin Ukrayna'ya destek vermesinin aslında bir 'mağdur imajı' yaratmayı amaçladığını ileri sürdü. Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcısı Mariana Betsa ise, Rusya'nın sivillere yönelik saldırılarına dikkat çekerek, 'Her gün çocuklarımızı öldürüyorlar. Savaş sona erdiğinde kaç çocuğun öldürüldüğünü düşünebiliyor musunuz?' diyerek durumu dramatize etti. Betsa, ayrıca Rusya'nın taleplerine kesin bir dille 'Hayır' dedi ve Ukrayna'nın egemenliğinin asla tartışmaya açılmaması gerektiğini vurguladı. Bu ifadeler, Ukrayna'nın kendi toprakları üzerindeki kararlılığına ve bağımsızlığına dair sarsılmaz bir duruş sergilediğini gösteriyor. Ukrayna'nın savaşta yaşadığı zorluklar ve kayıpların yanı sıra, Rusya'nın Kuzey Kore ile olan ilişkileri ve bu ülkeden asker desteği alması dikkat çekici bir nokta. Bu durum, Rusya'nın uluslararası alandaki müttefik arayışını ve stratejik hamlelerini de gözler önüne seriyor. Putin’in Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’a teşekkür etmesi, Moskova’nın askeri kapasitesini güçlendirmeye çalıştığının bir başka göstergesi. Sonuç olarak, dünya genelinde yaşanan bu olaylar, barış ve güvenliğin nasıl sağlam bir temel olmaktan çıktığını gösteriyor. Ateşkes çağrılarının her iki taraftan da aynı zamanda yapılıyor olması, şiddetin durmasını sağlamak adına ne kadar zor bir durumda olduğumuzu da sergiliyor. Hem Ukrayna hem de Rus tarafı, uluslararası sosyo-politik dengelerin bir anda nasıl kırılabileceğini ve bunun sonuçlarını çok iyi biliyor. Burada asıl mesele, uluslararası güçlerin nasıl bir strateji geliştireceği ve bu çatışmayı nasıl durduracağıdır.